Önceden planladığımız pikniklerden birisiydi, bu yaylaya her sene bir kaç kez gidiyoruz. Yaylayı sahiplendik, benimsedik, ağaçları şekillerinden tanır olduk :)
Araçlardan indiğimizde kuvvetli lodos vardı. Ağaçların çıkardığı sese kulak verince insan ürperiyor, sanki okyanus kenarındayız gibi, dev bir dalga geliyor gibi...
Biraz daha korunaklı bir alan seçtik, arabaları rüzgarı kesecek şekilde yerleştirdik, çocukları üçer beşer kat giydirdik ve pikniğimizi pek de güzel yaptık. Pehh rüzgar da neymiş :)
Piknik programı; kahvaltı-yürüyüş ve tırmanış-dinlenme-yemek-yürüyüş-çay...
Tabi bolca çene-gırgır-kahkaha. Orman hayvanlarının kafalarını ağrıtacak kadar konuştuk, güldük sanırım :)
Mevsim itibariyle yeşilliğin, çayırların ve çiçeklerin en bol olduğu dönem. Biraz serin oluyor ama giyinip hareket halinde olunca çok rahatsız etmiyor. Ufaklıkları da hamakta uyutup büyük araca yatırınca annelerin keyfi tamam oluyor :)
Normalde bu su yatağından ilkbaharda yürünmez ama bu sene yağış az olduğu için su miktarı epeyce azalmıştı.
Bunlar minik gezginler. Anneanne/Babannesi ile kısa geziler yaptılar, çiçek topladılar, hamağa bindiler...
Yürüyüşün başında buradan tırmandık. Sonlara doğru epeyce yoruldum ama sporu da aradan çıkarmış oldum :)
Akşam ağaçlar alanı gölgelediği için hava erken serinliyor...
Bu yaylada temmuz-ağustos aylarında kamp yapma hayallerimiz devam etmekte...
Bir sonraki piknik bakalım nerede olacak...